Seçilen Metin Bölümü (İlk 6 Soru)
Twenty-five hundred years ago, ancient Greek philosophers turned their highly sophisticated ---- away from the whims of the gods and toward questions of the natural world.
- A) inquiries
- B) fallacies
- C) incentives
- D) complaints
- E) precautions
The mission control experts cannot tell if the space junk is going to hit the space station or not, but they are sure that a ---- would knock a hole in the body and cause all air inside it to quickly escape into space.
- A) succession
- B) collision
- C) conversion
- D) fluctuation
- E) deviation
While newspapers have been in dramatic decline in much of the developed West, the industry is ---- and still growing in many of Asia’s booming cities.
- A) fragile
- B) profitable
- C) confidential
- D) peculiar
- E) notorious
Kelime Analizi
Inquiries (İsim): Soruşturmalar veya araştırmalar.
- Example: The police inquiries led to new evidence in the case.
Fallacies (İsim): Yanılgılar veya yanlış inanışlar.
- Example: Many people believe in common fallacies about nutrition.
Incentives (İsim): Teşvikler veya özendirici şeyler.
- Example: The company offers incentives to employees who meet their targets.
Complaints (İsim): Şikayetler.
- Example: The customer service department received numerous complaints about the new product.
Precautions (İsim): Önlemler.
- Example: The hospital takes many precautions to prevent infections.
Collision (İsim): Çarpışma.
- Example: The collision between the two cars caused severe traffic delays.
Fluctuation (İsim): Dalgalanma.
- Example: The stock market experiences daily fluctuations in prices.
Fragile (Sıfat): Kırılgan.
- Example: The antique vase is very fragile and needs to be handled carefully.
Profitable (Sıfat): Karlı.
- Example: The new business venture proved to be highly profitable.
Tematik Kategorilendirme
- Bilim ve Teknoloji: Collision, fluctuation
- Ekonomi: Profitable, incentives
- Doğa ve Çevre: Precautions
Seçilen Metin Bölümü (Sorular 4-6)
As the DNA of two unrelated people only differs by about one in every 1,000 base pairs, humans show ---- little genetic diversity.
- A) remarkably
- B) elaborately
- C) ambiguously
- D) sufficiently
- E) promptly
Biologists have created a molecule that ---- the connections between brain cells, called neurons, acting exactly like the steel bars in reinforced concrete.
- A) penetrates
- B) overcomes
- C) implements
- D) fortifies
- E) receives
Internet users are increasingly ---- cyberchondria, a mental condition in which easy access to information on medical issues causes increased feelings of anxiety over health.
- A) making up for
- B) cutting down on
- C) getting away with
- D) looking around for
- E) coming down with
Kelime Analizi
Remarkably (Zarf): Dikkat çekici şekilde.
- Example: She performed remarkably well in her exams.
Elaborately (Zarf): Detaylı bir şekilde.
- Example: The artist elaborately designed the sculpture with intricate patterns.
Ambiguously (Zarf): Belirsiz bir şekilde.
- Example: The instructions were written ambiguously, leading to confusion among the users.
Sufficiently (Zarf): Yeterli derecede.
- Example: The evidence was not sufficiently strong to convict the defendant.
Promptly (Zarf): Hemen, derhal.
- Example: The meeting started promptly at 9 a.m.
Penetrates (Fiil): Nüfuz etmek.
- Example: The sunlight penetrates through the thin curtains in the morning.
Overcomes (Fiil): Üstesinden gelmek.
- Example: He overcomes challenges with a positive attitude and hard work.
Fortifies (Fiil): Güçlendirmek.
- Example: The new policy fortifies the country's defenses against cyber threats.
Cyberchondria (İsim): İnternette sağlık sorunları hakkında çok fazla bilgi aramaktan kaynaklanan endişe.
- Example: Cyberchondria is becoming more common as people rely on the internet for medical advice.
Tematik Kategorilendirme
- Bilim ve Teknoloji: DNA, molecule, neurons
- Sağlık: Cyberchondria, anxiety
- Genetik: Genetic diversity
Bu şekilde devam ederek kitapçığın kelimelerini analiz edebiliriz. İsterseniz belirli bir bölümde yoğunlaşabilir veya tüm kitapçık için bu yöntemi uygulayabilirim.
Soru 7:
Metin:
"So far, only two types of mental exertion ---- to improve overall cognitive ability: one is musical training, the other is learning a new language or practising a second one you ----."
Kelime: "exertion"
- Türü: İsim (noun)
- Anlamı: Fiziksel veya zihinsel çaba.
- Bağlam: Zihinsel becerileri geliştiren iki tip çabadan bahsediliyor.
- Örnek Cümle: "His mental exertion during the exam was evident in his concentration."
Kelime: "practising"
- Türü: Fiil (verb)
- Anlamı: Bir yeteneği geliştirmek için çalışmak.
- Bağlam: İkinci bir dili öğrenme veya pratiğini yapma anlamında kullanılmış.
- Örnek Cümle: "She has been practising the piano for years."
Soru 8:
Metin:
"Wall paintings previously ---- in three Spanish caves have now been dated to 65,000 years ago – some 20,000 years before Homo sapiens is thought ---- in Europe."
Kelime: "dated"
- Türü: Fiil (verb)
- Anlamı: Bir şeyin yaşını veya zamanını belirlemek.
- Bağlam: Mağara resimlerinin yaşının belirlenmesi.
- Örnek Cümle: "The fossils were dated back to millions of years ago."
Kelime: "thought"
- Türü: Fiil (verb)
- Anlamı: Bir şeyin olasılık olarak düşünüldüğünü ifade eder.
- Bağlam: Homo sapiens’in Avrupa’ya ne zaman geldiği üzerine bir varsayım.
- Örnek Cümle: "It is thought that the building was constructed in the 18th century."
Soru 9:
Metin:
"A compound called ‘hyloins’ that can be found in the frog's lymph and skin glands increases the frog's brightness ---- around 20 percent ---- a full moon."
Kelime: "compound"
- Türü: İsim (noun)
- Anlamı: Kimyasal bir bileşik.
- Bağlam: Kurbağanın parlaklığını artıran bir bileşik.
- Örnek Cümle: "The scientist discovered a new compound in the laboratory."
Kelime: "brightness"
- Türü: İsim (noun)
- Anlamı: Parlaklık veya ışık yoğunluğu.
- Bağlam: Kurbağanın parlaklık seviyesinin artışı.
- Örnek Cümle: "The brightness of the moon was captivating."
Soru 10:
Metin:
"The scientific study of the dynamic relationship ---- the celestial bodies of the solar system and the motion of human-made objects ---- outer space, such as spacecraft and satellites, is called orbital mechanics."
Kelime: "celestial"
- Türü: Sıfat (adjective)
- Anlamı: Gökyüzüyle veya uzayla ilgili.
- Bağlam: Güneş sistemi içerisindeki gök cisimleri.
- Örnek Cümle: "Celestial bodies include planets, stars, and moons."
Kelime: "mechanics"
- Türü: İsim (noun)
- Anlamı: Hareket ve kuvvetlerin bilimsel çalışması.
- Bağlam: Yörüngesel mekaniklerin tanımı.
- Örnek Cümle: "The mechanics of the machine are highly advanced."
Soru 11:
Metin:
"---- electricity and heat account for 41 percent of global carbon dioxide emissions today, curbing climate change will require satisfying that much demand with renewables rather than fossil fuels."
Kelime: "curbing"
- Türü: Fiil (verb)
- Anlamı: Azaltmak, sınırlamak.
- Bağlam: İklim değişikliğini azaltma gerekliliği.
- Örnek Cümle: "The government is focused on curbing pollution in urban areas."
Kelime: "renewables"
- Türü: İsim (noun)
- Anlamı: Yenilenebilir enerji kaynakları.
- Bağlam: Fosil yakıtlar yerine yenilenebilir enerjiye geçiş.
- Örnek Cümle: "Solar and wind power are popular forms of renewables."
Soru 12:
Kelime: "grasp"
- Türü: Fiil (verb)
- Anlamı: Anlamak, kavramak.
- Bağlam: Köpeklerin insanların düşüncelerini kavraması.
- Örnek Cümle: "It took him a while to grasp the complexity of the issue."
Kelime: "unlikely"
- Türü: Sıfat (adjective)
- Anlamı: Muhtemel olmayan.
- Bağlam: Köpeklerin neden-sonuç ilişkisini anlamadaki sınırlamaları.
- Örnek Cümle: "It’s unlikely that it will rain today."
Soru 13:
Kelime: "aggression"
- Türü: İsim (noun)
- Anlamı: Saldırganlık, agresif davranış.
- Bağlam: Saldırganlık önleme programları.
- Örnek Cümle: "The aggression in his tone was evident."
Kelime: "effective"
- Türü: Sıfat (adjective)
- Anlamı: Etkili, başarılı.
- Bağlam: Programların etkisi.
- Örnek Cümle: "The new strategy was highly effective."
Soru 14:
Kelime: "hint"
- Türü: İsim (noun)
- Anlamı: İpucu, işaret.
- Bağlam: Pluto’daki amonyak bulgusunun organik kimya için ipucu olması.
- Örnek Cümle: "The letter gave a hint about his whereabouts."
Kelime: "complex"
- Türü: Sıfat (adjective)
- Anlamı: Karmaşık, detaylı.
- Bağlam: Organik kimyanın doğası.
- Örnek Cümle: "The problem is more complex than it seems.
Soru 15:
Metin:
"---- the Sun’s constant stream of energy, water molecules are continually evaporating from the surfaces of oceans and lakes, adding to the water vapour in the air."
Kelime: "evaporating"
- Türü: Fiil (verb)
- Anlamı: Buharlaşmak.
- Bağlam: Güneşin enerjisiyle okyanus ve göllerden su moleküllerinin buharlaşması.
- Örnek Cümle: "The heat caused the water in the pot to start evaporating."
Kelime: "stream"
- Türü: İsim (noun)
- Anlamı: Akıntı, sürekli bir akış.
- Bağlam: Güneş’in enerji akışı bağlamında kullanılmış.
- Örnek Cümle: "A steady stream of water flowed down the hill."
Soru 16:
Metin:
"Finding ammonia on the surface of Pluto could be a hint of more complex organic chemistry on the planet, although it is ---- cold ---- there is almost definitely no life there."
Kelime: "ammonia"
- Türü: İsim (noun)
- Anlamı: Amonyak (bir kimyasal bileşik).
- Bağlam: Pluto’daki kimyasal süreçlerin varlığına dair bir işaret.
- Örnek Cümle: "Ammonia is often used as a cleaning agent."
Kelime: "hint"
- Türü: İsim (noun)
- Anlamı: İpucu, işaret.
- Bağlam: Organik kimyaya dair bir işaret olarak kullanılmış.
- Örnek Cümle: "The letter contained a hint about the treasure’s location."
Soru 17:
Metin:
"In the Old World, they appeared ---- the rivers in Mesopotamia, northern India, Egypt and northern China."
Kelime: "appeared"
- Türü: Fiil (verb)
- Anlamı: Ortaya çıkmak, görünmek.
- Bağlam: İlk medeniyetlerin ortaya çıkışı.
- Örnek Cümle: "The sun appeared behind the mountains at dawn."
Kelime: "rivers"
- Türü: İsim (noun)
- Anlamı: Nehirler.
- Bağlam: Medeniyetlerin geliştiği coğrafi özellikler arasında.
- Örnek Cümle: "Many ancient civilizations were established along rivers."
Soru 18:
Metin:
"Navigation on the river was easy, as boats ---- northwards with the current."
Kelime: "navigation"
- Türü: İsim (noun)
- Anlamı: Seyir, yön bulma.
- Bağlam: Nehirdeki ulaşım kolaylığını ifade ediyor.
- Örnek Cümle: "Modern navigation systems make it easy to travel by sea."
Kelime: "current"
- Türü: İsim (noun)
- Anlamı: Akıntı, bir sıvının hareketi.
- Bağlam: Nehirdeki doğal akıntı.
- Örnek Cümle: "The boat drifted along with the current."
Soru 19:
Metin:
"This process of unification was ---- by trading contacts and the need to control the floodwaters of the Nile."
Kelime: "unification"
- Türü: İsim (noun)
- Anlamı: Birleşme, bir araya gelme.
- Bağlam: Toplumların siyasi ve ekonomik birliğinin oluşması.
- Örnek Cümle: "The unification of the two kingdoms brought peace to the land."
Kelime: "trading"
- Türü: İsim (noun)
- Anlamı: Ticaret, alışveriş.
- Bağlam: Ticaret bağlantılarının toplumları birleştirmesi.
- Örnek Cümle: "Trading has been an essential part of human history."
Soru 20:
Metin:
"To reap the benefits of the yearly flooding of the river, communities had to work together to build dams and flood basins."
Kelime: "reap"
- Türü: Fiil (verb)
- Anlamı: Hasat etmek, fayda sağlamak.
- Bağlam: Nehrin taşkınlarından faydalanmak için yapılan çalışmalar.
- Örnek Cümle: "Farmers work hard to reap the rewards of their labor."
Kelime: "flooding"
- Türü: İsim (noun)
- Anlamı: Su taşkını.
- Bağlam: Nil Nehri’nin yıllık taşkınlarının toplum üzerindeki etkisi.
- Örnek Cümle: "The flooding of the river nourished the fields nearby.
Soru 21:
Metin:
"This process of unification was ---- by trading contacts and the need to control the floodwaters of the Nile."
Kelime: "unification"
- Türü: İsim (noun)
- Anlamı: Birleşme, bütünleşme.
- Bağlam: Ticaret bağlantıları ve nehir kontrolü ile gerçekleşen toplumsal birleşme.
- Örnek Cümle: "The unification of the small states formed a powerful empire."
Kelime: "floodwaters"
- Türü: İsim (noun)
- Anlamı: Taşkın suları.
- Bağlam: Nil Nehri’nin taşkın sularının kontrol edilmesi gerekliliği.
- Örnek Cümle: "The floodwaters damaged crops but also enriched the soil."
Soru 22:
Metin:
"Colliding tankers, damaged platforms and pipelines, as well as the release of residual oil from oil tanks, are potential causes for catastrophes."
Kelime: "colliding"
- Türü: Fiil (verb)
- Anlamı: Çarpışmak.
- Bağlam: Tankerlerin çarpışmasının felaketlere yol açabileceği belirtiliyor.
- Örnek Cümle: "Two cars were colliding at the intersection, causing a huge traffic jam."
Kelime: "catastrophes"
- Türü: İsim (noun)
- Anlamı: Felaketler, büyük yıkımlar.
- Bağlam: Çevresel felaketlerin olası nedenleri sıralanıyor.
- Örnek Cümle: "Natural catastrophes like earthquakes can devastate entire cities."
Soru 23:
Metin:
"Water pollution ---- by the uncontrolled use of pesticides and heavy metals largely remains unnoticed."
Kelime: "pollution"
- Türü: İsim (noun)
- Anlamı: Kirlilik.
- Bağlam: Su kirliliğinin fark edilmemesinden bahsediliyor.
- Örnek Cümle: "Air and water pollution are major environmental concerns."
Kelime: "pesticides"
- Türü: İsim (noun)
- Anlamı: Tarım ilaçları.
- Bağlam: Tarım ilaçlarının kontrolsüz kullanımıyla su kirliliği arasında ilişki.
- Örnek Cümle: "Excessive use of pesticides can harm the ecosystem."
Soru 24:
Metin:
"The dangerous prior assumption that the oceans could naturally purify themselves ---- limit has caused possibly irreparable damage."
Kelime: "assumption"
- Türü: İsim (noun)
- Anlamı: Varsayım.
- Bağlam: Denizlerin kendini temizleyebileceği varsayımının sonuçları ele alınıyor.
- Örnek Cümle: "The assumption that the task would be easy turned out to be wrong."
Kelime: "irreparable"
- Türü: Sıfat (adjective)
- Anlamı: Onarılamaz, telafi edilemez.
- Bağlam: Çevresel hasarların boyutları ifade ediliyor.
- Örnek Cümle: "The flood caused irreparable damage to the ancient structure."
Soru 25:
Metin:
"Many lakes have become polluted ---- the chemicals added by household wastewater and the overfertilisation with phosphates in agriculture."
Kelime: "polluted"
- Türü: Fiil (verb)
- Anlamı: Kirlenmiş.
- Bağlam: Evsel atık sular ve tarımdan kaynaklanan fosfatlarla kirlenen göller.
- Örnek Cümle: "The river was polluted by industrial waste."
Kelime: "phosphates"
- Türü: İsim (noun)
- Anlamı: Fosfatlar (kimyasal bileşikler).
- Bağlam: Tarımda kullanılan fosfatların çevresel etkisi belirtiliyor.
- Örnek Cümle: "Phosphates are often used in fertilizers to enhance crop yield
Soru 26:
Metin:
"----, unknown effluents from industry and acid rain add to the acidification of water bodies, which contributes to the decrease of biodiversity."
Kelime: "effluents"
- Türü: İsim (noun)
- Anlamı: Atık sular, endüstriyel atıklar.
- Bağlam: Sanayiden kaynaklanan atıkların su kirliliğine etkisi.
- Örnek Cümle: "Effluents from factories pollute nearby rivers and lakes."
Kelime: "acidification"
- Türü: İsim (noun)
- Anlamı: Asitleşme, pH değerinin düşmesi.
- Bağlam: Asit yağmurlarının su kütlelerini asidik hale getirmesi.
- Örnek Cümle: "The acidification of oceans poses a threat to marine life."
Kelime: "biodiversity"
- Türü: İsim (noun)
- Anlamı: Biyoçeşitlilik, canlı türlerinin çeşitliliği.
- Bağlam: Su asitleşmesinin biyoçeşitlilik üzerindeki olumsuz etkisi.
- Örnek Cümle: "Conservation efforts are essential to protect biodiversity."
Soru 27:
Metin:
"Because there has been growing public awareness regarding cultural and ethnic differences around the world, ----."
Kelime: "awareness"
- Türü: İsim (noun)
- Anlamı: Farkındalık, bilinç.
- Bağlam: Kültürel ve etnik farklılıklar konusunda artan farkındalık vurgulanıyor.
- Örnek Cümle: "Environmental awareness has increased significantly in recent years."
Kelime: "ethnic"
- Türü: Sıfat (adjective)
- Anlamı: Etnik, bir topluluğa ait kültürel özellikler.
- Bağlam: Farklı etnik gruplar arasındaki anlayışın önemi belirtiliyor.
- Örnek Cümle: "The city is known for its ethnic diversity."
Soru 28:
Metin:
"As more people suffer from insecure attachment styles in their relationships with others, ----."
Kelime: "insecure"
- Türü: Sıfat (adjective)
- Anlamı: Güvensiz, kendine veya çevresine güven duymayan.
- Bağlam: İnsanların ilişkilerinde güvensiz bağlanma tarzlarından bahsediliyor.
- Örnek Cümle: "He feels insecure about his ability to perform well at work."
Kelime: "attachment"
- Türü: İsim (noun)
- Anlamı: Bağlanma, duygusal ilişki.
- Bağlam: İnsanlar arası bağlanma tarzlarının etkileri ele alınıyor.
- Örnek Cümle: "Attachment to loved ones is a fundamental human need."
Soru 29:
Metin:
"While mainstream cultural artefacts (films, books, fashion, etc.) produced specifically for and about girls have been popular for more than two centuries, ----."
Kelime: "mainstream"
- Türü: Sıfat (adjective)
- Anlamı: Ana akım, yaygın olarak kabul edilen.
- Bağlam: Genç kızlar için üretilen ana akım kültürel eserlerden bahsediliyor.
- Örnek Cümle: "The film was highly successful and became part of mainstream culture."
Kelime: "artefacts"
- Türü: İsim (noun)
- Anlamı: İnsan yapımı kültürel veya tarihi nesneler.
- Bağlam: Filmler, kitaplar ve moda gibi kültürel ürünler bağlamında kullanılmış.
- Örnek Cümle: "The museum exhibits ancient artefacts from different civilizations."
Soru 30:
Metin:
"When bacteria sense that their numbers have reached a critical threshold, ----."
Kelime: "bacteria"
- Türü: İsim (noun)
- Anlamı: Bakteriler, mikroskobik canlılar.
- Bağlam: Bakterilerin davranışsal tepkileri ele alınmış.
- Örnek Cümle: "Certain types of bacteria are beneficial for digestion."
Kelime: "threshold"
- Türü: İsim (noun)
- Anlamı: Eşik, sınır.
- Bağlam: Kritik bir eşik noktasına ulaşmanın etkisi vurgulanıyor.
- Örnek Cümle: "The noise level reached a threshold beyond which it became unbearable.
Soru 31:
Metin:
"It may be a long time before scientists can confirm that biological life exists in places other than Earth, ----."
Kelime: "confirm"
- Türü: Fiil (verb)
- Anlamı: Doğrulamak, onaylamak.
- Bağlam: Bilim insanlarının Dünya dışı yaşamı doğrulama sürecine atıfta bulunuluyor.
- Örnek Cümle: "The study aims to confirm the presence of water on Mars."
Kelime: "biological"
- Türü: Sıfat (adjective)
- Anlamı: Biyolojik, canlılarla ilgili.
- Bağlam: Dünya dışındaki biyolojik yaşamı ifade ediyor.
- Örnek Cümle: "The biological processes of plants are fascinating to study."
Soru 32:
Metin:
"----, food shortages will be inevitable, leading to mass starvation and unrest."
Kelime: "shortages"
- Türü: İsim (noun)
- Anlamı: Kıtlık, yetersizlik.
- Bağlam: Gıda kıtlığının açlık ve huzursuzluğa yol açabileceği belirtiliyor.
- Örnek Cümle: "The drought caused severe water shortages in the region."
Kelime: "unrest"
- Türü: İsim (noun)
- Anlamı: Huzursuzluk, karışıklık.
- Bağlam: Gıda kıtlığının toplumsal etkileri.
- Örnek Cümle: "The political unrest led to widespread protests."
Soru 33:
Metin:
"While mainstream cultural artefacts (films, books, fashion, etc.) produced specifically for and about girls have been popular for more than two centuries, ----."
Kelime: "popular"
- Türü: Sıfat (adjective)
- Anlamı: Popüler, yaygın.
- Bağlam: Kızlara yönelik ana akım kültürel ürünlerin uzun süredir popüler olması.
- Örnek Cümle: "The actor became popular after starring in a hit movie."
Kelime: "centuries"
- Türü: İsim (noun)
- Anlamı: Yüzyıllar.
- Bağlam: Bu popülerliğin uzun zaman aralığını belirtmek için kullanılmış.
- Örnek Cümle: "This tradition has been practiced for centuries."
Soru 34:
Metin:
"----, few realize that moderate to vigorous physical activity done regularly completely changes our bodies from the inside out."
Kelime: "moderate"
- Türü: Sıfat (adjective)
- Anlamı: Orta derecede, ılımlı.
- Bağlam: Orta dereceli fiziksel aktivitenin vücut üzerindeki etkisi.
- Örnek Cümle: "A moderate amount of exercise is beneficial for health."
Kelime: "vigorous"
- Türü: Sıfat (adjective)
- Anlamı: Yoğun, güçlü.
- Bağlam: Yoğun fiziksel aktivitenin vücuda olan etkileri.
- Örnek Cümle: "Vigorous exercise helps in building muscle strength."
Soru 35:
Metin:
"Most classic research indicates that it is extremely difficult to identify boys from girls on behavioural grounds when children are under two years of age ----."
Kelime: "behavioural"
- Türü: Sıfat (adjective)
- Anlamı: Davranışsal, davranışlara ait.
- Bağlam: Çocukların davranışlarına dayanarak cinsiyet farkı belirlemenin zorluğu.
- Örnek Cümle: "Behavioural patterns in animals can be influenced by environmental factors."
Kelime: "identify"
- Türü: Fiil (verb)
- Anlamı: Tanımlamak, belirlemek.
- Bağlam: Çocukların davranışlarından cinsiyetlerini belirleme.
- Örnek Cümle: "The witness was able to identify the suspect in a lineup.
Soru 36:
Metin:
"Because volcanic activity has usually been extremely violent and destructive, in the past there were some cultures believing that eruptions and tremblings had to be the fault of humans."
Kelime: "volcanic"
- Türü: Sıfat (adjective)
- Anlamı: Volkanik, yanardağlarla ilgili.
- Bağlam: Volkanik aktivitelerin insanlar üzerindeki etkileri ele alınmış.
- Örnek Cümle: "Volcanic eruptions can reshape entire landscapes."
Kelime: "tremblings"
- Türü: İsim (noun)
- Anlamı: Sarsıntılar, titremeler.
- Bağlam: Yanardağ aktiviteleriyle ilişkilendirilen sarsıntılar.
- Örnek Cümle: "The tremblings of the ground were felt miles away from the epicenter."
Kelime: "destructive"
- Türü: Sıfat (adjective)
- Anlamı: Yıkıcı, zarar verici.
- Bağlam: Volkanik faaliyetlerin etkilerini tanımlıyor.
- Örnek Cümle: "The hurricane caused destructive damage to the coastal towns."
Soru 37:
Metin:
"According to a recent report, early adopters of enterprise artificial intelligence have shown a bigger improvement in productivity and performance compared to those that have yet to explore this exciting new field."
Kelime: "adopters"
- Türü: İsim (noun)
- Anlamı: Benimseyenler, kullanıcılar.
- Bağlam: Yapay zekâyı erken benimseyenlerin etkileri.
- Örnek Cümle: "Early adopters of technology often gain a competitive advantage."
Kelime: "enterprise"
- Türü: İsim (noun)
- Anlamı: Girişim, şirket.
- Bağlam: Kurumsal yapay zekâ uygulamaları bağlamında kullanılmış.
- Örnek Cümle: "The enterprise invested heavily in artificial intelligence systems."
Kelime: "productivity"
- Türü: İsim (noun)
- Anlamı: Verimlilik, üretkenlik.
- Bağlam: Yapay zekânın iş performansına etkisi.
- Örnek Cümle: "Improved tools can enhance productivity in the workplace."
Soru 38:
Metin:
"One of the biggest difficulties of a manager is possibly demonstrating leadership in a context where those being directed neither believe they need to be organized nor are motivated to cooperate with the administration."
Kelime: "demonstrating"
- Türü: Fiil (verb)
- Anlamı: Göstermek, sergilemek.
- Bağlam: Liderlik becerilerini sergilemenin zorlukları.
- Örnek Cümle: "The teacher is good at demonstrating complex concepts clearly."
Kelime: "cooperate"
- Türü: Fiil (verb)
- Anlamı: İşbirliği yapmak, birlikte çalışmak.
- Bağlam: Çalışanların işbirliği yapma motivasyonlarının eksikliği.
- Örnek Cümle: "The two teams decided to cooperate on the project."
Soru 39:
Metin:
"Koalas feed on eucalyptus leaves that contain high amounts of water, so they hardly need to drink water, and therefore they can stay in trees for long hours, away from predators on land."
Kelime: "contain"
- Türü: Fiil (verb)
- Anlamı: İçermek, barındırmak.
- Bağlam: Okaliptüs yapraklarının su içeriğiyle ilgili bilgi veriliyor.
- Örnek Cümle: "This bottle contains one liter of water."
Kelime: "predators"
- Türü: İsim (noun)
- Anlamı: Yırtıcılar, avcı hayvanlar.
- Bağlam: Koalaların ağaçlarda yırtıcılardan uzak kalması vurgulanıyor.
- Örnek Cümle: "Lions are apex predators in their natural habitat."
Soru 40:
Metin:
"The Earth underwent a hot period that stemmed from an asteroid impact thought to have wiped out the dinosaurs 66 million years ago and caused temperatures to rise by 5ºC."
Kelime: "underwent"
- Türü: Fiil (verb)
- Anlamı: Geçirdi, maruz kaldı.
- Bağlam: Dünya’nın asteroit etkisiyle sıcak bir dönem geçirmesi.
- Örnek Cümle: "The patient underwent surgery to fix the issue."
Kelime: "wiped out"
- Türü: Fiil (phrasal verb)
- Anlamı: Yok etmek, tamamen ortadan kaldırmak.
- Bağlam: Dinozorların yok oluşu.
- Örnek Cümle: "The flood wiped out several small villages in the valley.
Soru 41:
Metin:
"Experts working at a children’s hospital in Australia suggest that the recognised age at which adolescence ends should be raised to 24 from 19, revealing plenty of evidence that some people keep growing into their 20s."
Kelime: "adolescence"
- Türü: İsim (noun)
- Anlamı: Ergenlik dönemi.
- Bağlam: Ergenlik yaşının uzaması gerektiğini belirten uzmanların çalışması.
- Örnek Cümle: "Adolescence is a critical period for emotional and physical development."
Kelime: "evidence"
- Türü: İsim (noun)
- Anlamı: Kanıt, delil.
- Bağlam: İnsanların 20’li yaşlarında büyümeye devam ettiğine dair kanıtlar.
- Örnek Cümle: "The evidence suggests that regular exercise improves mental health."
Soru 42:
Metin:
"Recent studies have suggested that underground water does not freeze despite temperatures being as low as -70ºC, as it is prevented by salt present in the water."
Kelime: "underground"
- Türü: Sıfat (adjective)
- Anlamı: Yeraltı, toprak altı.
- Bağlam: Yeraltı sularının düşük sıcaklıklarda donmaması.
- Örnek Cümle: "Underground tunnels were built to transport goods secretly."
Kelime: "prevented"
- Türü: Fiil (verb)
- Anlamı: Engellenmiş, durdurulmuş.
- Bağlam: Tuzun yeraltı suyunun donmasını engellemesi.
- Örnek Cümle: "The new vaccine prevented the spread of the disease."
Soru 43:
Metin:
"Most people, from those who are fond of living alone to the rich and famous, probably have experienced feelings of shyness at various times in their lives."
Kelime: "shyness"
- Türü: İsim (noun)
- Anlamı: Utangaçlık, çekingenlik.
- Bağlam: İnsanların hayatlarının farklı dönemlerinde utangaçlık hissetmesi.
- Örnek Cümle: "Her shyness made it difficult for her to speak in public."
Kelime: "fond"
- Türü: Sıfat (adjective)
- Anlamı: Düşkün, sevgi dolu.
- Bağlam: Yalnız yaşamayı seven bireylerin bile utangaçlık yaşayabileceği belirtiliyor.
- Örnek Cümle: "He is fond of reading mystery novels in his free time."
Soru 44:
Metin:
"It could be inferred from the passage that the relevant questions asked in a standard lie test ----."
Kelime: "inferred"
- Türü: Fiil (verb)
- Anlamı: Çıkarım yapmak, sonuç çıkarmak.
- Bağlam: Bir metinden bilgi çıkarımında bulunmak üzerine.
- Örnek Cümle: "It can be inferred from the data that sales have increased."
Kelime: "relevant"
- Türü: Sıfat (adjective)
- Anlamı: İlgili, konuyla alakalı.
- Bağlam: Yalan testi sırasında sorulan önemli sorular.
- Örnek Cümle: "Please only include relevant details in your report."
Soru 45:
Metin:
"The author clearly states that shyness ----."
Kelime: "states"
- Türü: Fiil (verb)
- Anlamı: Belirtmek, ifade etmek.
- Bağlam: Yazarın utangaçlıkla ilgili açıkça ifade ettiği fikirler.
- Örnek Cümle: "The report clearly states the benefits of the new policy."
Kelime: "clearly"
- Türü: Zarf (adverb)
- Anlamı: Açık bir şekilde, net bir biçimde.
- Bağlam: Yazarın fikirlerini açık bir şekilde ifade ettiği vurgulanıyor.
- Örnek Cümle: "She clearly explained the steps needed to complete the task.
Soru 46:
Metin:
"Some of the species introduced into a new habitat quickly spread and become invasive, outcompeting native organisms for resources."
Kelime: "species"
- Türü: İsim (noun)
- Anlamı: Türler, canlı türleri.
- Bağlam: Yeni bir yaşam alanına getirilen türler hakkında bilgi veriliyor.
- Örnek Cümle: "Many species of birds migrate to warmer regions during winter."
Kelime: "invasive"
- Türü: Sıfat (adjective)
- Anlamı: İstilacı, yayılmacı.
- Bağlam: Yeni yaşam alanında hızla yayılan ve yerel türlere zarar veren türler.
- Örnek Cümle: "Invasive plants can harm native ecosystems."
Kelime: "outcompeting"
- Türü: Fiil (verb)
- Anlamı: Rekabet ederek üstün gelmek.
- Bağlam: Yerel türlerle kaynaklar için rekabet eden istilacı türler.
- Örnek Cümle: "The new company is outcompeting its rivals in the market."
Soru 47:
Metin:
"The preservation of cultural heritage sites requires both financial support and international cooperation."
Kelime: "preservation"
- Türü: İsim (noun)
- Anlamı: Koruma, muhafaza etme.
- Bağlam: Kültürel miras alanlarının korunması üzerine.
- Örnek Cümle: "Preservation of old buildings helps maintain a connection to history."
Kelime: "heritage"
- Türü: İsim (noun)
- Anlamı: Miras, kültürel değerler.
- Bağlam: Kültürel miras alanlarının korunmasının önemi.
- Örnek Cümle: "The UNESCO World Heritage List includes globally significant sites."
Kelime: "cooperation"
- Türü: İsim (noun)
- Anlamı: İşbirliği, dayanışma.
- Bağlam: Miras alanlarını koruma için uluslararası işbirliğinin gerekliliği.
- Örnek Cümle: "International cooperation is essential for tackling climate change."
Soru 48:
Metin:
"Research indicates that children who grow up in bilingual households tend to have better cognitive flexibility compared to monolingual peers."
Kelime: "bilingual"
- Türü: Sıfat (adjective)
- Anlamı: İki dilli.
- Bağlam: İki dilli evlerde büyüyen çocukların avantajları.
- Örnek Cümle: "Being bilingual can open up more opportunities in the global job market."
Kelime: "cognitive"
- Türü: Sıfat (adjective)
- Anlamı: Bilişsel, zihinsel.
- Bağlam: İki dilli çocukların bilişsel esnekliği hakkında.
- Örnek Cümle: "Cognitive development in children is influenced by their environment."
Kelime: "flexibility"
- Türü: İsim (noun)
- Anlamı: Esneklik, uyum sağlama yeteneği.
- Bağlam: Bilişsel esnekliğin iki dilli çocuklardaki önemi.
- Örnek Cümle: "Flexibility in thinking helps individuals solve problems creatively."
Soru 49:
Metin:
"The findings of the study suggest that there is a strong correlation between exercise and improved mental health."
Kelime: "findings"
- Türü: İsim (noun)
- Anlamı: Bulgular, sonuçlar.
- Bağlam: Araştırmanın bulgularına dayanarak sonuç çıkarılması.
- Örnek Cümle: "The findings of the experiment were published in a scientific journal."
Kelime: "correlation"
- Türü: İsim (noun)
- Anlamı: İlişki, bağlantı.
- Bağlam: Egzersiz ve zihinsel sağlık arasındaki bağlantı.
- Örnek Cümle: "There is a clear correlation between education and income levels."
Soru 50:
Metin:
"After the industrial revolution, many societies experienced rapid urbanization, which brought about both opportunities and challenges."
Kelime: "industrial"
- Türü: Sıfat (adjective)
- Anlamı: Endüstriyel, sanayi ile ilgili.
- Bağlam: Sanayi devriminden sonra toplumlarda gerçekleşen değişimler.
- Örnek Cümle: "The industrial sector has grown significantly over the past decade."
Kelime: "urbanization"
- Türü: İsim (noun)
- Anlamı: Şehirleşme, kentsel dönüşüm.
- Bağlam: Sanayi devrimi sonrası hızlı şehirleşmenin etkileri.
- Örnek Cümle: "Urbanization has led to significant changes in lifestyle."
Kelime: "opportunities"
- Türü: İsim (noun)
- Anlamı: Fırsatlar, olanaklar.
- Bağlam: Şehirleşmenin getirdiği fırsatlar ve zorluklar.
- Örnek Cümle: "The move to the city provided new job opportunities.
No comments:
Post a Comment